Siyah Güller, Ak Güller: Mona Roza

''İçimde ölen öldü, kalan kaldı, ben aynı.'' Birçok şehir efsanesine konu olmuş Mona Roza şiiri hakkında bilinen en yaygın hikaye, gerçeklerle birlikte birtakım yanlışları da içeriyor; ''Mona Roza Tek Gül anlamına gelir. Bir rivayete göre Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına platonik aşık olur, bir türlü açılamaz. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenim gören şair,... Continue Reading →

Korkunç İvan ve Oğlu

''Resmimi hayal ediyorum ve sonra hayalimi boyuyorum.'' İlya Repin'in en ünlü tablolarından ''Korkunç İvan ve Oğlu'' tablosu, öfke nöbeti geçirmiş bir babanın oğlunu öldürmesini konu ediniyor. Henüz üç yaşında Moskova Knezliği'nin başına geçen ve yaptığı seferlerle birlikte çarlık sistemini başlatan İvan, ilk Rus çarıdır. Onun öfkeli kişiliği, savaşlardaki acımasızlığı, hırslarla dolu dengesiz tavrı ileride kendi... Continue Reading →

Askerin Türküsü (The Ballad of Soldier)

''İçimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı.'' İkinci Dünya Savaşı sırasında bir askerin başından geçenlerin anlatıldığı Askerin Türküsü, 1959 yapımı Sovyet filmidir. Siyah beyaz filmlere has o eski dokuyu yansıtan ve gözü yormayan bu filmde, Sovyet asker Alşova'nın gözünden savaşın anlamsızlığının ve aşkı bulmanın çarpıcı tesadüfünü görüyoruz. Aynı zamanda zor bir film olduğunu söylemek gerekir,... Continue Reading →

Jorge Luis Borges: Anlar Şiiri

Gerçeküstü edebiyat denilince akla gelen ilk isimlerden Luis Borges bugün tam 120 yaşında. Hayalindeki kütüphanecilik mesleğine kavuştuğunun yılı görme yetisini kaybeden, bir bankta gençlik yıllarındaki kendisi ile karşılaşan ve bu içsel karşılaşmayı büyük bir çığlıkla anlatan, sözcüklerle sınırsız bir dünya oluşturup bu sınırsız dünyayı hiçbir karakter yaratmayarak öykülerinde var eden Borges, bizlere aynı zamanda büyük... Continue Reading →

Bir Ailenin Çöküşü: Ses ve Öfke

''Bir gün gelir talihsizlik de yorulur sanırsın ama zaten senin talihsizliğin zamanın kendisi olur.'' Ses ve Öfke, Amerikalı yazar William Faulkner (1897 - 1962) tarafından bilinç akışı tekniğine dayalı yazılmış, belki de dünyanın en zor anlaşılan romanlarından biridir. Bilinç akışı tekniğinin yanında farklı stiller de kullanan Faulkner, başlarda büyük bir ilgi görmese de sonraları roman,... Continue Reading →

The Scream (Çığlık) Tablosu ve Sanat Hırsızlığı

Çığlık tablosu Edvard Munch [1863-1944] tarafından sembolizm akımının temelini vurduğu dışavurumculuk akımı etkisinde resmedilen dünyanın en pahalı tablolarından biridir. Tablo bir köprü üstünde, ardında bıraktığı iki arkadaş ve kızıla çalan gökyüzü eşliğinde doğaya çığlık atan bir adamı anlatıyor. 1893 yılında tamamlanan eser modern ruhsal ıstırapların sembolü olarak gösteriliyor, üstelik eser için düşünülen ilhamlar ve eserin... Continue Reading →

Van Gogh’un Yıldızlı Gece Tablosu ve Sırları

Van Gogh'un hayal gücümüzü zorlayan eserine geçmeden önce hayatına Theo'ya Mektuplar yazımızdan göz atabilirsiniz. Genel Bir Bakış Tarihin belki de en önemli eserlerinden kabul edilen Yıldızlı Gece 1889'da boyanmış ve gün batımından önce Saint-Rémy-de-Provence adlı bir köyün penceresinden bakan Van Gogh tarafından resmedilmiştir. Van Gogh hayatına ufak bir pencere açtığımız Theo'ya Mektuplar yazımızda anlattığımız gibi... Continue Reading →

Bir Daha Görüşmemek Üzere: Cebeci İstasyonu ve Sen

Yıllar önce Ankara'da bir kız kendi öğrenci grubundan birine aşık olmuş. Oğlan ile kız aynı fakültede ve hatta aynı gruptular. Fakat kız bir türlü kendini ona açamıyormuş. Gel zaman git zaman çocuğu bir gün yakalamış ve ona kendi şiir kitabını vermiş. Şiir kitabı öylesine karamsar yazılarla doluymuş ki oğlan ona birine aşık olup olmadığını sormuş.... Continue Reading →

Yalnız Bir Kişilik: Zebercet ve Anayurt Oteli

Yusuf Atılgan yerli edebiyatımızda az eser bırakıp birçok kişiyi etkileyen nadir yazarlardan biri. Toplamda üç roman yazmış. Hatta en sonuncu eseri 2000 yılında onun vefatından yıllar sonra basılmıştır. Son basılan eseri Canistan'da daha çok kendini açıklayan yazarın en önemli eseri hiç şüphesiz Anayurt Oteli'dir. Yalnızlık ve kişisel bozukluğun yaşandığı, tıpkı Tutunamayanlar ve Reşat Nuri'nin bazı... Continue Reading →

Küçük Prens: Büyük Özet

Gece yıldızlara bakarsın. Benim ülkem o kadar küçük ki nerede olduğunu göremezsin bakınca. Ama böylesi daha iyi. Yıldızım herhangi bir yıldız olacak senin için. Böylece bütün yıldızları gözlemeyi seveceksin. Hepsi dostun olacak. Küçük Prens her yıl tekrar okuduğumuz nadir eserlerden biri. Sade dili fakat sadeliğin ardındaki koca felsefesi ile hepimizin bir şeyler kazandığı büyük bir... Continue Reading →

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑